Sabahın 4.30 unda başlayan maceram, koşar adımlarda kendimi Üsküdar İskelesine atıp, arkadaşlarımı yakalamamla devam etti ve çok şükür ki vaktinde Haliç Kongre Merkezindeydik.
Herkesin gözünde gördüğüm o ışıltı beni kesinlikle doğru yerde olduğuma bir kez daha inandırdı.
Güne yaşayan tarih olan İlber Hoca ile başlamak beni çok feci bir azimlendirdi. Resmen bilgi deposu ve her zamanki gibi mizahi yönü baskındı.
Kongrenin sonunda da sevgili Mert Fırat’ın öncülük ettiği “İhtiyaç Haritası” projesini dinlediğimde, hala bu ülkede dayanışmanın olduğunu ve olmaya devam edeceğini ve bu ülkede hala iyi bir şeyler olabileceğine dair umudumu kaybetmemem gerektiğini gördüm ve projenin mottosunu kendime not diye içime defalarca söyledim: Umut bulaşıcı olsun!
Ve tabiki etkilendiğim ve tüm dikkatimi vererek takip ettiğim oturumlar da vardı. Mesela;
Dr. Erdal Karamercan’ın IQ ve EQ konusunda verdiği bilgiler… Çünkü yakın tarihe kadar bir çoğumuz hayatta başarılı olanların IQ sunun yüksek olduğuna inanırdık ama artık öğrendim ki, EQ bizi IQ dan daha fazla etkiliyor ve IQ bizi okullardan EQ ise hayattan mezun ediyor.
Çeşitlilik Yönetimi: Çalışma Yaşamında LGBTİ’ler ise bir başka etkilendiğim konuydu. Gündelik yaşantımızda bu yönleriyle sınıflandığımız ve kendimizden ötekileştirdiğimiz bu insanlar maalesef çalışma hayatında da diğer kişilerle eşit koşullarda çalıştırılmıyor. Daha ağır şartlarda ve daha düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Ki bence bu durum eşit işe eşit ücret ilkesine bile aykırı. Tüm bunların yanı sıra, bu durumlarını açığa çıkaran insanlar işlerinden çıkartılıyor ve bu da kesinlikle eşitlik, adalet kavramlarının tamamen karşısında.
Maalesef gözüme takılan bir ayrıntıyı aktarmam gerek: Salondaki insan sayısı, toplumumuzun bu konuya nasıl baktığını net bir şekilde gösterdi, salondaki koltuklara birer aralıklarla otursak da hala boş yer olurdu…
Ve tabiki bence İK nın temel direklerinden biri olan bir konu vardı Prof. Dr. Erdem Özdemir ve İpek Aral’ın birlikte yönettiği.
İşe İade Davalarında Uzman Görüşü ile Güncel Gelişmeler konusu… İşe iade davalarında her daim işçinin bir adım önde olduğunu biliyoruz. Ama işverenlerin ve bizlerin de işe iade davalarının sayısını azaltmak için bilmemiz gereken bir takım bilgileri edindik.
Performans düşüklüğü diye bir işten çıkışın mahkemece kabul görmesi için kesinlikle sağlıklı bir performans sistemi olması gerektiği önemli bir noktaydı.
Büyük işletmelerin işten çıkış yaparken daha çok dikkatli olmaları gerektiği de dikkatime takılan bir konuydu.
Bu konunun önemini ben kendimce şu cümleyle ifade etmek isterim: Bir şirketin işe iade davasının sayısı arttıkça marka değeri düşer.
Ve ve ve tabiki kongrenin 2.günü tüm bloggerların merakla beklediği; Peryön Blog Yarışması sonuçları açıklandı.
Blog Ödülleri birincisi sevgili Ezgi Feda olurken; finalistler de Ali Cevat Ünsal ve Merdiye Eker oldu.
Başta Ezgi olmak üzere, Ali Cevat ve Merdiye’yi gönülden tebrik ederim 🙂
Benim için ilk kongre tecrübesi olan Peryön 23.İnsan Yönetimi Kongresi tecrübesi çok verimliydi ve keyifliydi.
Bu deneyimi yaşayabilmem adına destek veren sayın Özlem Helvacı’ya ve kongre boyunca bana geçmiş tecrübeleriyle destek veren tüm arkadaşlarıma çok teşekkürlerimi sunarım.
Kongre boyunca atılan tweetler için lütfen buraya #peryonkongre 🙂